KAVRAMLAR,TERİMLER
VE
İSİMLER SÖZLÜĞÜ
İCRA : BAKINIZ YÜRÜTME
İÇTİHAT : Kanunların tam olarak açıklamadığı veya
açıklamada yetersiz kaldığı konularda DANIŞTAY veya YARGITAY gibi üst hukuk kurumlarının o konuda kesin
bir görüş belirtmesi ve hüküm vermesidir. Bu hüküm daha sonra tüm devlet kurumları ve fertler için kanun gücünde
bağlayıcılığı vardır. (Örnek: Yasal
olarak kira arttırımı ancak % 20 olabilirken, Yargıtay en yüksek oranı % 65 olarak tespit etmiş ve bunu bir içtihat
olarak yayınlamıştır.)
İDADİ
: Osmanlı Devleti döneminde liselere verilen isim.
İDARİ YARGI : Fertlerle devlet veya devlet kurumlarının
kendi aralarındaki hukuki sorunları çözmek amacıyla yapılandırılmış olan hukuk
sistemi.
İDEOLOJİ :
Belli bir konuda aynı doğrultudan genellikle düşünürler tarafından
ortaya atılan düşüncelerin oluşturduğu sistem. (Örnek Komünizm İdeolojisi,
Faşizm İdeolojisi)
İHTİDA : Başka bir
dinden, İslam dinine girmek.
İHTİLAL : Bir devletin siyasi, sosyal ve ekonomik
yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla mevcut hukuk kurallarına ve
kanunlara uymaksızın, cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi
(Örnek: Fransız ihtilali)
İLHAK : Bir
yeri, bir ülke parçasını zor kullanarak kendi ülke topraklarına katmak. (Örnek:
Hitler’in 1937’de Avusturya’yı Almanya’ya ilhak etmesi)
İLTİZAM : Osmanlı
toprak ve vergi sisteminin bozulmaya başlamasıyla birlikte vergi toplamada bazı
sorunlar ortaya çıkmaya başladı. Bunun üzerine devleti bir bölgenin vergi
toplama işini peşin para ile bazı şahışlara vermeye başladı. Bu sisteme verilen
isim “İltizamdır” iltizamı alan kişilere ise “Müllezim” adı verilir.
İMALAT-I HARBİYE : Osmanlı Devletinin son döneminde ordu
ihtiyacını karşılayacak malzeme ve araç gereç üretim ve onarımı yapmak amacıyla
kurulmuş olan atelye ve fabrikalar.
İNFAZ : Mahkemeler tarafından verilmiş olan bir
cezanın uygulamaya geçirilmesidir.
İNGİLİZ MUHİPLERİ CEMİYETİ (İNGİLİZ DOSTLARI
DERNEĞİ) : 1919
Yılında İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında işbirliğini sağlamak amacıyla
kurulmuştur. Hürriyet ve İttilaf Fıkrasının görüşlerini benimseyerek Milli
Mücadele’ye karşı çıkmıştır.
İNKILAP : Devlet ve toplum düzninde
aksayan kurumların topyekün kaldırılarak ihtiyaca cevap verebilecek yeni
kurumların getirilmesi. (Harf İnkılâbı,
Ölçü, Ağırlık birimlerinde İnkılâp)
İNKILAPÇILIK
: Atatürkçü Düşünce Sistemine dinamizm
kazandıran ilkedir. Toplumun ihtiyaçları doğrultusunda çağın, akılın ve bilimin
gerekli gördüğü yeniliklerin geçiktirilmeksizin yapılması esasına dayanır.
İNSAN HAKLARI (TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER) : İnsanın insan olarak doğmasıyla elde ettiği
haklardır. Bunlar; yaşama hakkı, mülkiyet hakkı, seyahat hakkı, haberleşme
hakkı, dilekçe hakkı, eğitim hakkı, kendini geliştirme hakkı, eşitlik hakkı,
düşünce özgürlüğü, düşündüğünü ifade hürriyeti v.s. dir.
İRADE :
Osmanlı Padişahlarının direktifleriyle yayınlanan ancak sadrazamın imza
veya mührünün bulunduğu belge emirlere verilen isimdir. (Örnek: Mustafa Kemal
Paşa’nın 3 ncü Ordu Müfettişliği görevinden alındığına dair irade)
İRADE-İ MİLLİYE : 14 Eylül 1919 yılında Sivas’da yayınlanmaya
başlayan bir gazetedir. Başından sonuna kadar Milli Mücadele’nin yanında olmuş,
vatansever gazetelerden biridir. Haftada iki kez yayınlanan bu gazete, ilk
sayısında Milli Mücadele’nin gerekçelerini yayınlamıştır.
İRADE-İ SENİYYE
: Bizzat padişahın imzaladığı emir.
İRTİCA
: BAKINIZ GERİCİLİK
İRTİDA : İslam
dininden ayrılarak başka bir dine girmek.
İSMET PAŞA (İNÖNÜ) :
1884 yılında İzmir’de doğdu. 1903 yılında
topçu okulunu, 1906 yılında Harp Akademisini bitirdi. Doğu Cephesinde Suriye ve
Filistin’de kolordu komutanlığı yaptı. Milli Mücadelenin hazırlık çalışmalarına
katıldıktan sonra Birinci TBMM.’de Edirne Milletvekili oldu. 3 Mayıs 1920’de
Genel Kurmay Başkanlığına getirildi. Ardından Batı Cephesi komutanlığına
atandı. Bu görev çerçevesinde I nci ve II nci İnönü Zaferlerinde ordu
komutanlığı, Kütahya, Eskişehir, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruzda
cephe komutanlığı yaptı. Zafer sonrası Mudanya Ateşkeş Antlaşması ve Lozan
Barış Antlaşmasını imzalayan heyetlerin başkanlığını yürüttü. 6 Mart 1925’te
başbakanlığa getirildi ve 1937 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Atatürk’ün
vefatından sonra 11 Kasım 1938’den 14 Mayıs 1950’ye kadar dört devre
Cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü. 20 Kasım 1961 - 5 Mart 1965 arası
Başbakanlık yaptıktan sonra 25 Aralık 1973 tarihinde vefat etti. Anıtkabire
defnedildi.
İSTANBUL MÜDAFA-İ MİLLİYE CEMİYETİ : İstanbul’da kurulan cemiyet iki kolda
faaliyetlerini yürütmüştür. MÜSELLAH (Silahlı) grubu Anadolu’nun işgaline
silahla karşı koymak düşüncesinde olup, Anadolu’ya silah kaçırır. MÜDAFA-İ
MİLLİYE GRUBU ise; yabancı kuvvetler, kuruluşlar, vatan hainleriyle ilgili
bilgileri Anadolu’ya duyurmak (Casusluk) görevini üstlenmiştir.
İSTİBDAT : Baskıcı (totaliter) devlet yönetimi.
(Örnek:II.Abdülhamit İstibdadı)
İSTİHLAS-I VATAN CEMİYETİ : Kasım 1918 de
Manisa’da kurulmuştur. İlk kurulan cemiyetlerden olduğu için, Müdafa-i Hukuk
düşüncesinin öncüsü olmuştur. Daha sonra İzmir’de kurulan cemiyetlerle
birleşmiştir.
İSTİKLAL
MAHKEMELERİ : Milli Mücadele döneminde oluşturulmuş,
olağanüstü dönemin, olağanüstü yetkilerle donatılmış mahkemeleridir. Milli
Mücadelenin başlangıcında gerek işgal güçlerinin gerekse İstanbul hükümetinin
kışkırtmasıyla pek çok isyan çıkartılmıştır. Bu isyanların ele başlarının ve
kışkırtıcıların normal mahkemelerde yargılanmaları hem uzun sürmüş hemde
caydırıcılığı olmamamıştır. Bunun üzerine T.B.M.M. devlete karşı işlenen
suçları yargılayacak özel mahkemelerin kurulmasına karar verecektir. Bu amaçla
29 Nisan 1920 tarihinde Hıyanet-i Vataniye Kanunu ve 11 Eylül 1920 tarihinde
“Firariler Hakkında Kanun” ile 14 bölgede İstiklal mahkemeleri kurulmuştur.
T.B.M.M. tarafından seçilen üçer üyeden oluşan mahkemeler bölge bölge dolaşarak
yargılamalarda bulunmuşlardır. 31 Temmuz 1922 tarihli, “İstiklal Mahkemeleri
Kanunu” ile her mahkemeye bir savcı bir de yedek üye verilmesi
kararlaştırılmıştır. Bu mahkemelerde yargılamalar halka açık yapılır, İddialar
ortaya atılır, Sanıkların savunmaları dinlenir ve karar verilirdi. İdam ve ağır
hapis cezalarının onayı TBMM.tarafından yapılırdı. Ceza onaylandıktan sonra
derhal infaz edilirdi. Milli Mücadele dönemi boyunca üç sene içinde vatana
ihanet, casusluk, bozgunculuk,kışkırtıcılık gibi suçlardan dolayı 1054 idam cezası
verildi. 1786 kişi çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. 41768 kişi dayak gibi
hafif cezalara çarptırılırken 11748 kişi beraat etti. (Fransız İhtilal
Mahkemelerinin sadece 1793 yılı içinde verdiği idam cezası 70.000 dir.)
Cumhuriyet ilanından sonra Şeyh Sait İsyanının çıkması üzerine kabul edilen
Takrir-i Sükun Kanunu ile Şark İstiklal
Mahkemesi ve İstanbul İstiklal Mahkemesi de kurulmuş ve rejime muhalefet
edenler yargılanarak cezalandırılmışlardır.
İSTİKRAZ : Borç
İSTİNAF MAHKEMESİ : Bidayet (ilk aşama) mahkemelerinin verdiği
kararları tekrar gözden geçiren temyiz mahkemelerine verilen isim.
İŞGAL : Bir
yeri, bir ülke parçasını zor kullanarak ele geçirme (Örnek:İzmir’in işgali)
İTİLAF DEVLETLERİ : 1 nci
Dünya savaşında İngiltere Fransa ve İtalya’nın oluşturduğu devletler
topluluğunun adıdır.
İTTİHAT VE TERAKKİ CEMİYETİ (FIRKASI) : II.Abdülhamit’in baskıcı yönetimine karşı
savaşım vermek amacıyla kurulan gizli bir örgüt olup, Abdülhamid’in Anayasa’yı
yeniden yürürlüğe koymasını sağladı ve 1908 den sonra iş basına geldi.
Atatürk’ünde üye olduğu cemiyetin önde gelen üyeleri asker yada asker kökenli
kişilerdir. “Ordunun siyasete karışması” konusunda cemiyetin üyeleri ile anlaşmazlığa düşen Atatürk, bu
cemiyetten ayrılmıştır. Özgürlükleri sınırlamaya yönelmesi ve ülkeyi I.Dünya
Savaşına sokması yüzünden suçlanan cemiyet bu savaşın sonunda dağılmaya
başlamış ancak yurtdışına kaçmayan bazı üyeleri değişik partiler kurarak
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında da faaliyetlerine devam etmiştir.
İZMİR MÜDAFA-İ HUKUK-U OSMANİYE CEMİYETİ : 1 Aralık 1918 tarihinde, İzmir’in işgalden
kurtarılması ve Milli davamızı Avrupa’ya duyurmak amacıyla kurulmuştur. Redd-i
ilhak cemiyeti ile beraber; işgallere karşı; ayaklanma, toplantı ve protesto
eden telgraflar çekmek ve milli direnişi başlatmak görevini üstlenmiştir.
JEOPOLİTİK :
1. Coğrafya ekonomisi,
nüfus-vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi. 2. Bir devlette bir bölgede uygulanan politika
ile o yerin coğrafyası arasındaki ilişki
3. Bir devletin saldırgan nitelikteki genişlemesini, ekonomik ve siyasi
coğrafya açısından haklı kılmaya yönelik siyasi öğreti.
KABALAK : Birinci
dünya savaşında ordu mensuplarının kullandığı bir tür başlık.
KABİNE : BAKINIZ HÜKÜMET
KABOTAJ : Bir
ülkenin iskele veya limanları arasında gemi işletme işi. Türk karasularında,
Türkiyedeki akarsu ve göllerde gemi bulundurma, bunlarla gidiş geliş ve taşıma
yapma hakkı. Bu hak 1 Temmuz 1926 da
çıkarılan bir yasa ile sağlandığı için her yıl aynı tarih kabotaj bayramı
olarak kutlanır.
KADI : Şeriat
hukukunu uygulamakla görevli olan yargıç.
KALPAK : Üstü geniş
ve yassıca posttan veya astragandan yapılmış bir tür başlık. Kuvvayi
Milliyecilerin kullandığı bir başlık olması sebebiyle Milli Mücadelenin sembolü
olmuştur.
KAMULAŞTIRMA
: BAKINIZ DEVLETLEŞTİRME
KANUN
HÜKMÜNDE KARARNAME :
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir kanunla (Yetki Kanunu) yetki vermesi
üzerine Bakanlar Kurulu tarafından yetki kanunu çerçevesinde belli konuları
düzenlemek amacıyla çıkarılan yazılı hukuk kurallarıdır. Bunlar tıpkı kanunlar
gibi resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girerler. (Örnek: Bakanlar Kurulunun
TBMM.’den aldıkları yetki kanunu çerçevesinde memur maaşlarında düzenleme
yapmayı içeren Kanun Hükmünde kararnameler)
KANUN (YASA) : Anayasanın yetkili kıldığı organ (T.B.M.M.)
tarafından yazılı bir şekilde kabul edilmiş bulunan genel, sürekli soyut ve
yaptırım gücü olan hukuk kurallarıdır. Kanunlar resmi gazetede yayınlandıktan
sonra yürürlüğe girer.
KANUN-U ESASİ : 1876 ve 1908 yıllarında ilan edilmiş olan
Osmanlı Devletinin Anayasalarına verilmiş olan isimdir.
KAPİTALİZM : Her türlü
üretim ve hizmet aracının sermaye sahibi olan şahışlara ait olması esasına
dayanan ekonomik ve sosyal sisteme verilen isim (Örnek : ABD)
KAPİTÜLASYON
: Bir devletin kendi yurttaslarının zararına
olarak başka bir devlete tanıdığı ticari, adli, siyasi, mali ayrıcalıklardır.
Bu ayrıcalıklar bir devletin bağımsızlığını simgeleyen YASAMA-YÜRÜTME ve YARGI
güçlerini kısıtladığından, Kapitülasyonları kabul etmiş olan devletler, tam
bağımsız sayılamazlar. Osmanlı Devletinin 15.yy.dan başlayarak değişik ülkelere
tanıdığı kapitülasyonlar giderek artırılmış, kaldırılması ancak Lozan
Antlaşması ile gerçekleştirilmiştir.
KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI : Karadeniz havzasında bulunan devletlerin
ekonomik ve siyasi işbirliğini öngeren ve Türkiyenin öncülüğünü yaptığı bir
teşkilattır. Karadeniz havzasındaki devletlerin bir kısmının henüz siyasi ve
ekonomik bazı sorunlarını çözümleyememiş olmaları teşkilatın geliştirilmesine
yönelik girişimleri yetersiz kılmaktadır.
KARAKOL CEMİYETİ : Ulusal bağımsızlık savaşının başında,
Anadolu’ya silah kaçırarak yardımcı olmuşlardır. Ancak “Anadolu’nun tek
temsilcisi olarak kendilerini gördüklerinden”
tehlikeli olmuş ve Mustafa Kemal’in emriyle kapatılmıştır.
KARASULARI
: Bir
devletin egemenliği altında bulunan, kıyılardan belli uzaklığa erişen deniz
şerididir. Türk karasularının genişliği, 1964’te çıkarılan bir kanunla en az 6
mil olarak kabul edilmiştir. Akdeniz ve Karadeniz de karasularımızın genişliği
12 mil, Ege de ise 6 mildir. (Yunanistan ile sorunlarımızdan biri karasuları
konusudur.)
KATILIMCI DEMOKRASİ
: Halkın dil,din,renk,ırk ve cinsiyet ayrımı
gözetmeksizin seçme ve seçilme hakkını özgürce kullandığı, halkın sivil toplum
örgütlenmeleri ile (dernek, odalar vs.) siyasi iktidar üzerinde denetleme ve
yönlendirme görevi yaptığı demokrasi anlayışına denir.
KAZA : BAKINIZ YARGI
KAZIM KARABEKİR PAŞA
: 1882 yılında İstanbul’da doğdu. 1902 yılında
Harp Okulunu, 1905 yılında Harp Akademisini bitirdi. 1917 de Mustafa Kemal
Paşanın 7 nci Ordu Komutanlığının emrinde kolordu komutanı olarak çalıştı.
Mustafa Kemal Paşanın istifası üzerine Ordu Komutan vekilliğine getirildi. Daha
sonra bu ordu Erzuruma gönderilerek 15 nci kolordu olarak tertiplendi ve başına
Kazım Karabekir Paşa getirildi. Muatafa Kemal Paşanın Milli Mücadeleyi
başlatmasıyla onun yanında yer aldı. TBMM’nin emriyle Ermeniler üzerine taarruz
ederek Ermenileri Gümrü Barış Antlaşmasını imzalamak zorunda bıraktı. Milli
mücadelenin kazanılmasından sonra Cumhuriyet ilanı ve İnkılapların yapılması
konusunda Mustafa Kemal Paşayla anlaşmazlığa düştü. 1924 yılında Rauf ORBAY ve
Ali Fuat CEBESOY’la birlikte muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasını kurdu. Fakat bu fırka kısa süre içinde eski rejim özlemlileriyle
dolunca kapatıldı. Atatürk’e İzmir’de düzenlenen suikast girişiminde kendi
partisinin elemanları rol alınca istiklal Mahkemesince Yargılandı ancak beraat
etti. Daha sonra siyasi hayattan çekildi. 25 Ocak 1948’de vefaat etti.
KIT’A SAHANLIĞI (ŞELF) : Bir anakaranın deniz altındaki doğal
uzantısına verilen isim. Kıt’a sahanlığına sahip olan devletler belli bir
derinliğe kadar olan bölgede deniz dibinden her türlü maden doğalgaz ve petrolü
çıkarma ve pazarlama hakkına sahiptir. (Derinlik 1982 Açık Deniz sözleşmesine
kadar 200 metre olarak hesaplanırken bu konferans sonrası “teknolojik olarak
işlenebilecek derinlik” kavramı geçerli olmuştur.)
KOLONİ
:
BAKINIZ SÖMÜRGE
KOMİSYON : TBMM’ne
verilen Kanun tekliflerini değerlendirip son şeklini verdikten sonra Mazbata
şeklinde Meclis genel kurulunun onayına sunan, Mecliste temsil edilen siyasi
partilerin üye dağılımlarına göre seçimle işbaşına gelen ve milletvekillerinden
oluşan kurul.
KOMİTA : Osmanlı Devleti döneminde özellikle
azınlıkların kurmuş oldukları ayrılıkçı silahlı çetelere verilen isim. (Örnek:Ermeni Komitaları, Rum Komitaları)
KOMÜNİZM : 1) Bütün malların, kişilerin değil, toplumun
sayıldığı ve ortaklaşa kullanılıp, özel mülkiyetin olmadığı sosyal ve ekonomik
toplum düzenidir. Bu durumu gerçekleştirme isteği özellikle toplumların
düzensizlik içinde bulunduğu zamanlarda ileri sürülmüş; ve toplumların içindeki
eşitsizliklerin kalkacağı, yoksulluk görülmeyeceği, kimsenin baskı altına
alınmayacağı, savaşlara bile gerek duyulmayacağı hedeflenmiştir.
2) Böyle bir düzenin kurulmasını amaçlayan
siyasi,ekonomik ve toplumsal öğreti.
KUŞÇUBAŞI EŞREF :
Harbiye mezunu subaydır.
İttihat ve terakki cemiyetinin oluşturmuş olduğu gizli servisin (Teşkilat-ı
Mahsusa) önde gelen liderlerinden biridir.
KUVA-İ MİLLİYE (ULUSAL KUVVETLER) : Türk
Bağımsızlık Savaşı boyunca iç ve dış düşmanlara karşı mücadele eden sivil ve
askeri güçlere verilen ad.
KUVAYİ İNZİBATİYE
: BAKINIZ HİLAFET ORDUSU
KUVAYİ SEYYARE (GEZİCİ KUVVETLER) : Kurtuluş
Savaşı’nın başlangıç yıllarında iç ayaklanmalarda önemli rol oynayan Çerkez
Ethem komutasındaki kuvvetlerdir.
KUVVETLER AYRILIĞI (GÜÇLER AYRILIĞI) : Yasama kuvvetinin meclise, yürütme kuvvetinin
bakanlar kuruluna, yargı kuvvetinin ise bağımsız mahkemelere bırakıldığı
sistemdir.
KUVVETLER BİRLİĞİ (GÜÇLER BİRLİĞİ) : Yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin tek
bir kişi, makam veya meclis’in elinde bulunması. (Örnek: Milli Mücadele
döneminde Yasama, yürütme ve yargı yetkileri TBMM’ne aittir.)
KÜÇÜK ZABİT : Astsubay
KÜLTÜR : Dar anlamıyla, bir insanın edindiği
bilgilerin unutulmayıp, kullanabildiği, değerlendirdiği bölümlerin tümüdür. Geniş anlamda kültür; bir
toplumda; bilim, sanat ve yaşama biçimi konularında ortaya atılarak
biriktirilen değerlerin tümüdür.
KÜRDİSTAN TEALİ CEMİYETİ : Teali, yücelme, yükselme anlamındadır. 1918
yılında kurulan cemiyet, wilson ilkelerinden yararlanarak, bölücü bir amaç
gütmüştür. Amerika heyetiyle ilişkiler kuran cemiyet, Doğu Anadolu’da bağımsız
bir Kürt Devleti kurmak için, Amerika’nın iznini almaya çalışır. Milli mücadele
aleyhine de çalışmalarda bulunan cemiyeti , İngilizler Musul’u almak için
desteklemişlerdir.
KÜREK CEZASI : Ağır suç işleyenlerin ayaklarından zincirle
bağlanarak gemilerde kürek çekmesini öngeren ceza, Tanzimattan sonra bu
uygulama kaldırılmış ancak bu cezaya çarptırılanlar ağır işlerde
çalıştırılmışlardır. (Yol Yapımı Vs.)
LAİK HUKUK (POZİTİF HUKUK) : Kaynağını akıl ve bilimin gereklerinden
alan,her zaman toplumun gereksinimlerine göre değişebilen,her çağda çağdaş olma
özelliğine sahip evrensel hukuk anlayışıdır.
LAİKLİK : Kişi, toplum ve devlet yaşamına egemen olan
kuralların tümüne, tamamen aklın ve bilimin egemen olmasıdır.
LAYİHA : Düşünülen
bir şeyin yazılı hale getirilmesi, tasarı.
LEVANTEN : Osmanlı
Devletinde ticaretle uğraşan, doğu ve batı kültür özelliklerini kaynaştıran ve
İstanbul İzmir gibi önemli ticaret merkezlerinin belli semtlerinde oturan
azınlık ve yabancılara Avrupalıların verdikleri isim Türkler ise bu kişileri
“Tatlısu frengi” olarak isimlendirirlerdi.
LİBERALİZM : Kişi
özgürlüklerinin her alanda ve mümkün olduğu ölçüde az sınırlı olması. Ekonomik
liberalizm, ekonomi alanında kişilerin tam özgürlüğüdür. Siyasal liberalizim
ise, siyasal etkinlikler için kişilere tüm özgürlüklerin tanınmasıdır.
LİVA
:
Tanzimattan sonra vilayet ile kaza arasındaki birim (Mutasarrıflık =
Sancak) Liva yöneticilerine Mutasarrıf adı verilirdi. Aynı zamanda askeri
teşkilatta iki alaydan oluşan ve tümenden daha dar kadrolu (Tugay) birliğe de
bu isim verilirdi. Bu birlğin başındaki komutan Mirliva ünvanını alırdı.
LLOYD GEORGE :
Birinci dünya savaşında
ve Türk Kurtuluş Savaşı döneminde İngiltere’nin başbakanı. Osmanlı Devleti’nin
paylaşılmasında önemli rol oynadı. Yunanistan’ın doğu Trakyayı ve batı
Anadoluyu işgaline büyük destek verdi.
Türk Kurtuluş Savaşının başarıyla sonuçlanması üzerine siyasi hayatı bitti.
LORD GÜRZON : Türk Kurtuluş savaşı döneminde İngiltere dışişleri
bakanı. Lozan Antlaşmasına İngiliz hükümetini temsilen katılmıştır.
MAARİF : Osmanlı
devletinde eğitim sistemine verilen
isimdir.
MANDA (GÜDÜM) :
Sömürgeciliğin başka bir boyutu olup, tam bağımsızlığına kavuşamamış
ülkelerin yönetiminin geçici olarak başka bir büyük bir devlete bırakılmasıdır.
İlk defa I.Dünya Savaşı sonrasında A.B.D. baskanı Wilson’un, sömürgeciliği
reddeden ilkelerine karşı itilaf devletleri tarafından 1919 Paris Barış
Konferansında ortaya çıkardıkları sömürgeciliğin yeni uygulama şeklidir.
MARKSİZM
: Alman
filozof ve siyaset adamı Karl Marx’ın ortaya koyduğu ve her gerçeği yalnız
maddi sayan, Ruhun, zihnin, kutsal varlıkların ayrı gerçekler olduğunu kabul
etmeyen öğretidir.
MASLAHATGÜZAR : Dışişleri teşkilatında başka bir ülke
başkentinde görevlendirilen temsilciler Büyükelçi, Ortaelçi gibi ünvanlar
taşırlar. En alt düzeydeki temsilciye Maslahatgüzar adı verilir. İki ülke
arasında ilişkiler gerginleşince Büyükelçiler çekilerek temsil düzeyi
Maslahatgüzar düzeyine indirilir.
MAVRİMİRA :
Rumlar tarafından kurulan cemiyetin amacı; Osmanlı illerinde çeteler
kurup idare etmek, miting ve propogandalar düzenleyip, isyanlar çıkartarak Ege
bölgesinde ilerleyen Yunanlılara yardımcı olup, eski Bizans’ı yeniden
canlandırmaktır.
MEBUS
: BAKINIZ MİLLETVEKİLİ
MEBUSAN (MİLLETVEKİLLERİ) MECLİSİ : Osmanlı Devleti parlamentosunu oluşturan iki meclisten biridir. Üyeleri seçimle iş
başına gelmesine rağmen padişahın meclis üstünde hakları ve yetkileri olduğu
için, ulusal egemenliğe dayanan yasama görevini yerine getirmesi olanaksızdı.
Osmanlı Devletinin son mebusan meclisi 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali
üzerine dağıtılmıştır.
MECELLE : Tanzimattan sonra hazırlanan ve dini hukuk
ile örfi hukuku biraraya getirerek oluşturulan medeni hukuk düzenlemesi.
MECLİS
: Demokratik
ülkelerde, halkın özgür iradeleri ile verdikleri oylarla ve serbest seçimlerle
oluşan, yasama ve kendi içinden
çıkardığı hükümet nedeniyle dolayısıyla yürütme görevini de üstlenmiş olan
kurul.
MECLİS ARAŞTIRMASI : Meclisin, belli bir konuda,
milletvekillerinden oluşan bir komisyon aracılığıyla derinlemesine araştırma
yapmasıdır. Komisyonun hazırladığı rapor T.B.M.M. genel kurulunda görüşülür.
MECLİS HÜKÜMETİ SİSTEMİ :
Bakanların, Cumhurbaşkanı
tarafından görevlendirilen Başbakan tarafından seçilmesi (Kabine Sistemi)
yerine Meclis tarafından tek tek seçildiği ve gene her birinin başbakana karşı
değilde Meclise karşı sorumlu olduğu hükümet sistemi. (Örnek: Birinci TBMM’de
uygulanan hükümet sistemi)
MECLİS SORUŞTURMASI : Bakanlar
Kurulu üyelerinin görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçların araştırılmasını
sağlayan, bir denetim yoludur. Meclis, soruşturma açılmasına karar verirse 15
kişilik bir soruşturma komisyonu kurulur. Komisyon suçlu olduğuna karar
verirse, ilgili, yargılanmak üzere Meclis kararıyla Yüce Divan’a sevk edilir.
MECLİS-İ UMUMİ (GENEL MECLİS) : Osmanlılarda Ayan Meclisi ve Mebusun
meclisinin birleşmesinden meydana gelen parlamentodur.
MEDENİ KANUN : Kişi hak ve özgürlüklerine önem veren, aile
hukukunda kadın ve erkek eşitliğini sağlayan 4 EKİM 1926 yılında yürürlüğe
giren kanuna verilen isimdir.
MEDENİYET (UYGARLIK) : Farklı
kültürlerin yan yana gelmesiyle ortaya çıkan değer bütününe verilen isimdir.
MEKTEB-İ İPTİDAİ : Osmanlı
Devleti döneminde ilkokullara verilen isim.
MEŞRUTİ MONARŞİ : Egemenliğin bir hükümdar ile halk tarafından
seçilmiş olan bir meclis arasında paylaşıldığı siyasi sistemdir. (Örnek: 1908
Sonrası Osmanlı Devleti)
MEŞRUTİYET : Hükümdarın yanında bir meclisin bulunduğu ve
egemenliğin hükümdar ile meclis arasında paylaşıldığı yönetim biçimi.
METROPOLİT :
İstanbul’daki Fener Rum Ortodoks Patriğine bağlı bölgelerde bulunan
kiliselerin dini lideridir. (Örnek:
İzmir Metropoliti Damaskinos)
MEZHEP : Bir dinin kaynaklarının farklı biçimde yorumlanmasından
oluşan yollar. (Örnek Sünnilik mezhebi)
MİLADİ TAKVİM : Başlangıç yılı “0” olarak kabul edilen bu
takvim güneş yılına göre düzenlenmiştir. 1925 yılında çıkarılan bir kanunla
Miladi Takvim kabul edilmiş, Ocak 1926’dan itibaren de yürürlüğe girmiştir.
MİLEN (MİLNE) HATTI : İngiltere’nin Karadeniz Orduları Başkomutanı
General Milne’nin 1919’da Anadolu’da
Yunanlılar’la Türkler arasındaki sınırı göstermek amacıyla belirlediği cizgidir.
MİLLET : Geçmişte
bir arada yaşamış şimdi de bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama
inancında kararında olan, aynı vatana sahip çıkan, aralarında dil, kültür ve
duygu birliği olan insan topluluğuna verilen addır.
MİLLETLER CEMİYETİ (CEMİYET-İ AKVAM) : I.Dünya Savaşı sonunda, Savaşı önlemek
amacıyla A.B.D.Başkanı Wilsonun önerisi ile kurulan uluslararası örgüttür.
Merkezi tarafsız bir ülke olan İsviçre’nin Cenevre şehri olan cemiyetin
amacı ; a) Silahların kaldırılması ve azaltılmasını sağlamak b) Saldırıya uğrayacak devletlere yardım
etmek c) Anlaşmazlıkları barış yoluyla çözmek d) Savaş çıkaran devletlere karşı önleyici ve
şıkıştırıcı davranışlarda bulunmaktır. Milletler Cemiyeti bir kuvvete sahip
olamadığından kararlarını kabul ettiremedi. Anlaşmazlıkları önleyemedi, Büyük
devletlere karşı etkisiz kaldı. II.Dünya Savaşı sırasında her yönde yetersiz
kalıp, önemini yitiren cemiyet, savaştan sonra görevini, Birleşmiş milletler
örgütüne bıraktı.
MİLLETVEKİLİ (MEBUS) : Millete ait olan egemenlik yetkisini millet
adına kullanmak amacıyla serbest seçimlerle seçilip yasama organı olan meclis’i
oluşturan temsilcilerdir.
MİLLİ
KADINLAR CEMİYETİ : İlk
defa Sivas’ta, valinin yardımıyla kurulan cemiyetin, daha sonra bütün
şehirlerde şubeler açılmıştır. Amaçları; işgalleri kınayıcı protesto ve
mitingler yapmak, itilaf devletlerine ulusal davayı anlatan telgraflar çekmek
ve ulusal direnişe parasal yönden katkı sağlamaktır.
MİLLİ AHRAR : 4 Mayıs 1919 tarihinde kurulan cemiyetin amacı,
Mandaya karşı koymak ve bu fikri yaymaktır. Cemiyet aynı zamanda İzmir’in
kurtarılması için de çalışmalarda bulunmuştur.
MİLLİ EGEMENLİK : Devleti
yönetme gücü ve yetkisi olan egemenliğin bir kişi veya zümreye değil koşulsuz
millete ait olmasına denir.
MİLLİ GÜVENLİK KURULU (M.G.K.) : Cumhurbaşkanının başkanlığında Başbakan,
Genel Kurmay Başkanı, Milli Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz
ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanının katılımıyla
oluşur. Devletin iç ve dış genel güvenliğini ilgilendiren çalışma ve
planlamaları yapar. Aldığı kararlar hükümete tavsiye niteliğindedir.
MİLLİ KONGRE
: 29 Kasım 1918 de kurulan cemiyetin amacı;
işgallerin haksızlığını ve Türk milletinin varlığını itilaf devletlerine
duyurmaktır.
MİLLİYETÇİLİK : Mensup olduğu milleti her bakımdan yüceltme azmine verilen isimdir. Atatürk’ün
milliyetçilik anlayışına göre kendini
Türk milletinin bir ferdi olarak
hisseden herkes Türktür. Irkçı yaklaşımı reddeder. Kültür ortaklığı en önemli
unsurdur.
MİSAK-I MİLLİ (ULUSAL ANT) : Atatürk tarafından hazırlanan ve özü Erzurum
Sivas Kongre kararlarında oluşan belgenin, 17 Şubat 1920’de Son Osmanlı
Meclisine, 18 Temmuz 1920’de T.B.M.M.’de kabul edilip, yayımlanmasıdır. 30 Ekim
1918 Mondros Mütarekesine göre işgal edilmeyen ve Türklerin çoğunlukta
bulunduğu yerleri milli sınır olarak kabul eden, Türkiye’nin bugünkü sınırları
içerisinde bağımsızlığını sağlamasını ön gören belge. Misak-ı Milli;
milliyetçilik akımının ve ulusal
kurtuluş Savaşı’nın temel yapısını oluşturmuş ve Sevr Antlaşmasında
T.B.M.M.’nin karşı teklifi olarak ortaya konmuştur.
MONARŞİ : Egemenliğin tek bir kişiye ait olduğu yönetim
sistemidir.(Örnek:Krallık, İmparatorluk vs.)
MUHAFAZAKAR : Gelenek, görenek ve dinsel kurallara çok katı
biçimde bağlı olan kişi.
MUTAASSIP : Yenilik ve değişime kapalı olan, tutucu
kişilere verilen ad.
MÜDAFAA-İ HUKUK GRUBU : M.Kemal Paşa tarafından meclis
faaliyetlerinin daha düzenli ve planlı bir şekilde yürütebilmek amacıyla kendi
düşüncesinde olan milletvekilleriyle
1922 yılı başlarında T.B.M.M.’de kurduğu bir gruptur. Daha sonra Cumhuriyet
Halk Fırkası adını almıştır.
MÜDDE-İ UMUMİ : Osmanlı hukuk sisteminde “savcı”’ya verilen
isim.
MÜDERRİS : Medrese
hocası. Medresedeki öğretim üyelerinin en üst rütbesi.
MÜFTÜ : BAKINIZ
ŞEYHÜLİSLAM
MÜHENDİSHANE-İ BAHRİ-İ HÜMAYUN : 1776 da deniz subayı yetiştirmek amacıyla
İstanbul Haliçte açılan okul. Burada Fransız askeri okullarının ders programları
uygulanırdı. 1834'te Heybeliadaya taşındı. 1842’de “Mekteb-i Bahriye-i Şahane”
Cumhuriyet döneminde ise “Deniz Harp Okulu” adını aldı.
MÜHENDİSHANE-İ BERRİ-İ HÜMAYUN : 1975 yılında İstanbul Halıcıoğlunda kara
topçu subayı yetiştirmek amacıyla açıldı. Fransız askeri okullarının ders
programları uygulanırdı. 1847’de “topçu ve mimar mektebi” adını aldı. Son
dönemde topçu sınıf okulu haline dönüştürüldü.
MÜLTEZİM : Osmanlı Davletinin son döneminde bir
bölgenin iltizamını yani vergi toplama hakkını devlet hazinesine peşin para
vererek satın alan kişilere verilen isim vergi toplama hakkını elde ettikleri
için halktan çok ağır vergiler almışlar ve halka eziyet etmişlerdir.
Mültezimler kendi bulundukları bölgenin adata tek hakimi haline gelmişlerdir.
Son dönem Osmanlı devletinin en büyük sosyal
sorunları Mültezimler yüzünden ortaya çıkmıştır.
MÜMTAZ SINIFI
: Osmanlı Devletinin son döneminde açılan
Erkan-ı Harbiye Mektebini (Harp Akademileri) başarıyla bitiren subaylara
Erkan-ı Harp (Kurmay) gerekli başarıyı elde edemeyenlere ise mümtaz ünvanı
verilirdi. Mümtaz subaylar belli bir süre izlendikten ve komutanlarından olumlu
sicil aldıktan sonra Erkan-ı Harp (Kurmay) ünvanı elde ederlerdi.
MÜNECCİM BAŞI : Osmanlı Devletinde ilmiye sınıfından (din
adamları sınıfı) saray memuru. Görevi, önemli tarihlerin saptanması için
astrolojik hesaplar yapmaktı. Yeni padişahın tahta oturması (cülus) savaş
ilanı, sadrazamın atanması vs. gibi konularda birtakım “nücum” (yıldız)
hesaplamaları yapar, uğurlu gün ve saati belirlerdi. Osmanlı yönetiminin
çağdışı, akıl ve bilimle bağdaşmayan uygulamalarından biri idi.
MÜRTECİ : BAKINIZ GERİCİ
MÜRİT : Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan
tasavvufun yolarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen şeyhine körü körüne
itaat eden kimse.
MÜSADERE
: Osmanlı
Devletinde uygulanan cezalardan biridir. Gözden düşen ve görevden alınan devlet
memurlarının veya şeri mahkemelerin verdikleri kararlar doğrultusunda halktan
her hangi birinin mal ve mülklerinin bir kısmına veya tümüne devletin el
koyması esasına dayanır.
MÜSTANTİK
: Sorgu
hakimi